İnsanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan eski insanların oturdukları yerlerin kapılarını postlarla örtmeleriyle serüvenine başlamış, halıyla kilimin tarin sahnesine girmesi ve ardından çeşitli dokumaların artmasıyla gelişimine devam etmiştir.
İnsanların evlerinin dışarısıyla tek bağlantısı uzun süre kapılar olmuş, pencereler sonradan hayatlarına girmiştir. Araştırmacılar bu yüzden pencere perdesinden ziyade kapı perdesi üzerinde dururlar.
Eski Mısırlılar perdeyi yaygın bir biçimde kullanmışlar, pencerelerine ucuz ya da pahalı mutlaka perde asmışlardır. Antik Yunan ve Roma dönemlerindeyse tapınak ve iç mekanlar, üzeri baskı tekniğiyle süslenmiş resimli keten kumaşlarla dekore edilmiştir.
Tarihi kaynaklara göre pencereye doğru düzgün ilk perdeyi Latinler asmış, fakat Orta Çağ’da çok küçük tasarlanan pencerelerde perde merde kullanılmamış, tahta kepenkler çekilmiştir. Orta Çağ’ın orta yerinde kalan insanlar, yaşadıkları ortamın tekinsizliğinden pencerele perde yerine tahtalar çakarak, etraflarını da balmumuyla sıvayarak kendilerini güvenceye almışlardır.
Romalılar evlerinde otururlarken güneşten korunmak için “velum” diye adlandırdıkları bir perde sistemi kullanmışlardır.
6. yüzyıldan itibaren Bizans ve ona bağlı eyaletlerde ipek dokumacılığı artınca bu gelişme perdelere de yansımış ve bugünkü stor perdenin temelleri atılmıştır.
Yine o dönemlerde sadece dekoratif amaçlı değil ısı yalıtımı sağlamak için de kullanılan perdeler, daha çok soylu kesimin işine yarıyordu. Soylular pencerelerine yün perdeler asıyorlar, yoksullar ise bu perdelere dışarıdan bakıp içlerini çekiyorlardı. Yataklarda perde kullanımı da bu döneme denk gelmiştir. 19. yüzyılda Cenova, Floransa ve Milano’da gösterişli kadifeler yapılmış ve dönemin perde kumaşlarında gündelik olaylar veya efsaneler resmedilmiştir.
Rönesans döneminde perdeler işlemelerle zenginleştirilmiş, 16. yüzyılda İtalyan ve Fransız dekoratörler zarif desenli, zengin bordürlü, parçalı ve kısa perdeleri tercih ederek perdenin çeşidine çeşit katmışlardır.
17. Fransız ve İtalyan tarzında kabartmalı, ikili perdeler kullanılmış, 18. yüzyılda ise işin suyu çıkarılarak ne kadar pahalı malzeme varsa onlardan perde yapılmıştır.
Ülkemizde ise perdecilik 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı etkisinde kalan kumaşlardan yapılmış, o gün bugündür perdeler akşam olunca çekilmiş, sabah olunca açılmıştır.