Avustralya Aborjin geleneğinde, yaratılış zamanına eskiden Rüya Zamanı denirdi, ama şimdi Rüya Alemi deniyor. Bu terim Aborjin inancının can alıcı öğesini – yaratılış süreklidir ve devam eder, uzak geçmişe karşıt olarak gerçek, ebedi şimdide vardır – çok iyi yakalar. Rüya Aleminin ritüel, şarkı, dans ve öykü anlatma edimleriyle ve kutsal nesneler ya da kum, kaya, kabuk, insan vücudu, hatta bez üzerine yapılan resimler gibi fiziksel araçlarla ulaşılabilir olduğu inancına da uygundur.
Rüya Alemi mitleri, İlk İnsanlar ya da “rüyanın ebedileri” olarak bilinen ata varlıkları ve yaratılıştaki rollerini anlatır. Aborjin gelenek hala işlenebilir ve oluşma halindeki dünyada bu varlıkların nasıl uyandıklarını anlatır. Karada yolculuk yapar, “Şarkı Yolu” ya da “Rüya Alemi İzleri” olarak bilinen kutsal yolları bırakırlar. Giderken insanları, hayvanları, bitkileri ve manzarayı şekillendirir, ritüeller kurar, şeyler arasındaki ilişkiyi tanımlar, insandan hayvana hayvandan insana şekil değiştirir. Sonunda kendisini yıldızları, kayaları, su deliklerini ve ağaçları da kapsayan çevre özelliklerine dönüştürür.
Rüya Alemi bu nedenle Şarkı Yolu’nun yanı sıra tepe, kaya ve dere gibi doğal özelliklerle de yakından bağlantılıdır. Aborjin halklar Avustralya topoğrafyasını kutsal kabul edip saygı duyarlar, çünkü hem manevi atalarının gezdiği yerlerin hem bedenlerinin kanıtlarını verir. Gungwinggu kabilesi araziyi, ata varlıkların djang‘ı (manevi güç) aşılanmış varlık olarak tanımlar: Ona hayatını ve kutsal gücünü veren budur.
Bu kutsal topoğrafya, Kuzey Toprakları’nda bir kumtaşı kaya oluşumu olan Uluru’da birleşir; bütün Şarkı Yolu’nun bu merkezden yayıldığı söylenir. Uluru’ya büyük djang ambarı, Avustralya’nın yaşayan vücudunun göbeği olarak saygı duyulur.
Aborjinler araziyi hem miras hem sorumluluk sayar; bu yüzden araziyi ve dolayısıyla Rüya Alemi’ni besler. Kendileri ölümlü olabilir, oysa ata varlıkların djang‘ı daima yaşar ve daima şimdiki zamandadır.
Bir efsaneye göre Uluru kayası var olmadan önce, orada Kunia (halı yılanı) halkı yaşardı, Batıda Kuniaları bir törene davet eden Windulka (mulga tohumu) erkekler hayat sürerdi. Kunia erkekleri yola çıkar, ama Uluru su deliğinde durduktan sonra, Metalungana (uyuşuk kertenkele) kadınlarla karşılaşarak daveti unutur. Windulkalar çankuşu Panpanpalana’yı Kuniaları bulmaya gönderir. Kunia erkekleri kuşa yeni evlendiklerini, bu yüzden davete katılamayacaklarını anlatır. Gücenen Windulkalar, dostları Lirulardan (zehirli yılan halkı) Kunialara saldırmalarını ister. Şiddetli çarpışma sırasında Lirular Kuniaları yener; ölmekte olan liderleri Ungata’nın etrafını saran Kunialar şarkı söyleyerek ölüme gider. İşte bu savaş sırasında Uluru oluşur. Uluru’da yüksekteki üç kaya deliği, Ungata’nın kan kaybedip öldüğü yerin işaretidir ve deliklerden dökülen su ise Ungata’nın kanıdır. Akıp aşağıda Gökkuşağı Yılan Wonambi’nin havuzunu doldurur.
İnananlar – Avustralyalı Aborjinler
Ne zaman ve nerede? – Tarihöncesinden, Avustralya
MÖ 8000 – Aborjin sözlü geleneğinde Avustralya coğrafyasında belli değişikliklere atfedilen tarih, jeolojik kanıtlarla da desteklenmiştir.
MÖ 4000-2000 – Aborjin kaya sanatı, Rüya Alemi’nin ata varlıklarını tasvir eder; bazı uzmanlar en eski Gökkuşağı Yılan tasvirlerinin daha eski olduğunu tahmin ederek onları 8000 yıl önceye tarihler.
1872 – Aborjin olmayan biri, Ernest Giles Uluru’yu ilk kez görür ve ona “dikkate değer çakıl” der. Avrupalı yerleşimciler 1873’te Ayers Kayası adını verir.
1985 – Uluru’nun mülkiyeti Pitjantjatjara ve Yankunytjatjara halklarına geri verilir.