Atalarımız Bize Yol Gösterir

And’ların yaylalarında dinin, özünde bir ölü kültü olduğu söylenebilir. Atalara saygı geleneği, İnkaların kısa ömürlü imparatorluğunun – bölgenin en ünlü kültürü – çok öncesine uzanır ve bugüne kadar gelir.

Keçuva dili konuşan And halklarından yalnızca biri olan İnkalar 13. yüzyılda bugünkü Peru, Ekvador ve Şili’nin çoğuna, Bolivya ve Arjantin’in bir kısmına hakim oldu. İmparatorluklarını genişletirken, birçok bakımdan Mezoamerikalı çağdaşları Azteklerin kültürüne benzeyen bir kültür dayattılar. Bu kültür yüce ilahları güneş tanrısı etrafında dönüyordu.

Ne var ki rahipleri, ritüelleri ve altın eserleriyle İnka başkenti Curzo’nun ötesinde, İnkaların Hatun Runa dediği sıradan insanlar, kökleri tarihöncesi zamanlara kadar giden bir atalara ve toprağa tapınma kültünde ısrarcı oldu. 16. yüzyılda Francisco Pizarro yönetiminde İspanyol fatihler tarafından yıkılan kudretli İnka İmparatorluğundan daha uzun yaşadı.

Dağların Halkı

Eskiden beri And halkları her biri özel bir toprağa bağlı ve ayllu denilen geniş aile grupları halinde örgütlenir. Bu gruplar kendi aralarında toprağı işler, kaynakları paylaşır ve huaca denilen animist toprak mabetlerinde ibadet eder. İbadetin odağını kendilerini beslemesi için – çiftçiliğin zor ve zahmetli bir iş olduğu dağlık bir bölgede hayati bir yardım – toprağa dua etmek oluşturur. Toprağa dua etmelerine paralel bir inanç daha vardır: Toprak tıpkı atalarını beslemiş olduğu gibi, göçmüş ruhların şefaatiyle, şimdi de beslemeye devam eder.

– Toprağı atalarımızdan miras aldık.

– Ataların ruhları toprakta saklıdır.

– Hem atalar hem toprak kan ve yağla beslenmelidir.

– Eğer bunu yaparsak toprak bizi besler atalar da bize yol gösterir.

Her ayllu ölüsünün cesedini mumyalar ve ona tapardı; kozmik düzenin sürmesine, toprağın ve hayvanların bereketinin güvence altına alınmasına ataların yardım edeceğine inanırdı. Cesetler dokumalara sarılır ve dağ tepelerine bakan kaya mumya mabetlerine (chullpa machulas) konulurdu. Mumyalar dondurucu kuru havada kurutulduktan sonra, ekin yetiştirme ritüelleri sırasında tarlalarda törenle dolaştırılırdı. Bu arada rahipler ya da kahinler huaca‘lara ve mezar mabetlere koka yaprağı, kan ve yağ koyardı; toprağın ve ataların ruhları beslenirse, onların da halkı besleyeceğine inanılırdı.

Dayanıklı Bir Güç

17. yüzyılda Hristiyan misyonerler, pagan saydıkları inançları ezmek amacıyla çok sayıda And mumyasını yakar, buna karşın bazı mumyalar kurtulur. Modern Keçuvalar onların ilk ya da kadim varlık olduklarına inanır. Şimdi kayalarda niş gibi duran chullpa machula’lar kutsal mabet olarak varlıklarını sürdürüyor; çağdaş kahinler, alana hayat ve enerji aşıladığına inanarak oraya kan ve yağ serpiştiriyor. Qollahuaya Yerlileri gibi bazı gruplar, orada lama yününe sarılmış koka yaprakları yakıyor. Mezarların, eskiden içinde yatan mumyalar olmasa bile güçlerini koruduklarına inanılıyor.

2 kasımdaki Ölüler Bayramı – kuru mevsimin sonuna ve ekinlerin ekilebildiği yağmurların başlangıcına işaret eden – And yılının önemli bir günü olarak kabul ediliyor; ölüler ritüel olarak dirileri yeniden ziyaret etmeye ve hasattan pay almaya davet ediliyor.

Beş yüz yıl önce olan bir kıza ait İnka mumyası hala korunmaktadır; atalara saygı duyulan And halkları arasında ataların önemli bir rolu vardır.

Bir Dağ ve Bir Tanrı

Modern Bolivya’da Titicaca Gölünün kuzeydoğusunda yaşayan Kaatalar, Qollahuaya yerlilerinin dokuz ayllu‘sundan birini oluşturur. Kaataların, geleceği söyleyen müneccimler olarak tarihsel bir ünü vardır; 15. yüzyılda Kaatalı kahinler İnka imparatorlarının tahtlarını taşırdı ve bu onurlu bir görevdi. Qollahuaya ritüellerinin güçlerini, Kaata Dağındaki ataların mezarlarından aldıkları sanılırdı. Dağdaki ata mezarları dışında, Kaata Dağının kendisine de, sanki insanmış gibi saygı duyulur ve fiziksel insan özellikleri de atfedilir. Yaylalar kafa, otlar saç, mağaralar ağız, göller göz sayılırdı. En aşağıdaki iki sırt ise bacaklar olarak algılanırdı. Dağ, Kaataların hem geçimini sağlayan hem de onlara yol gösteren canlı bir varlıktır.

Kısaca

İnananlar – Keçuva Yerlileri

Ne zaman ve nerede? – Tarihöncesinden; Orta And Dağları, Güney Amerika

MÖ 6000’den itibaren – And Dağlarında Ayllu, yani geniş topluluklar gelişir.

MÖ 3800 – Cesetler mumyalanır ve kutsal nesne olarak saygı duyulur.

MS 1200 civarı – İnka İmparatorluğu kurulur.

1438 – İnka İmparatorluğu Orta And Dağlarına yayılıp, 1532’de doruk noktasına ulaşır.

1534 – İspanyol fethinden sonra imparatorluk çöker.

21. yüzyıl – Katoliklik, sömürge döneminden beri bu bölgede kurumsallaşmıştır; bununla birlikte bugün pek çok Keçuva Hristiyanlık öğelerini geleneksel inançlarıyla harmanlar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*