Bazı insanlar, bir bedende birbirinden bütünüyle ayrı iki (hatta daha çok) kişi varmışçasına, garip biçimde davranabilmektedir. Bu ender rastlanan duruma, “çoğul kişilik” adı verilir.
Kendimizi her zamanki gibi ya da ‘kendimiz’ gibi hissetmediğimiz günler olur. Bu normaldir ve çoğul kişilikle ilgisi yoktur. Çoğul kişilikli bir insan, değişik zamanlarda, beklenmedik biçimde ortaya çıkan, en az iki farklı tarzda düşünen, hisseden ve davranan kişidir.
Farklı kişilikler her zaman kendi içlerinde tutarlıdırlar. Sözgelimi, her kişilik, ortaya çıktığı her seferinde aynı özellikleri gösterir. Her “ben” eksiksiz, tutarlı, kararlı ve akla uygundur. Kişiliklerden biriyle karşılaştığınızda, ötekilerin varlığını ya da bir terslik olduğunu bilemezsiniz.
Dolayısıyla çoğul kişiliğin, ne ruh hali değişiklikleriyle, ne kişiliğin çeşitli yanlarıyla, ne de şizofreniyle ilgisi vardır.
Çoğul Kişilik Belirtileri ve Vakalar:
Davranışlarda açık seçik bir değişikliğin başlamasından hemen önce, şiddetli baş ağrıları ve bayılma, fenalaşma gibi durumlar sık görülen belirtilerdir. Bir başka belirti, hastanın, “her zamanki benliğinin dışına çıktığında” geçen süreleri, başkalarının o sırada aklının başında olduğunu söylemelerine karşılık unutmasıdır.
İki örnekle çoğul kişiliğin değişik biçimleri açıkça gösterilebilir: Belki de en ünlü vaka (bir öykü kahramanı olan Dr. Jekyll ve Mr. Hyde bir yana bırakılırsa) “The Three Faces of Eve” (Üç Ruhlu Kadın) adıyla filmi de yapılmış olan, Amerikalı Eve White olayıdır. Eve White, baş ağrıları ve bayılmaları nedeniyle tedavi gören, kendi halinde, sıradan bir kadındı. Bir tedavi seansında, ellerini başına koydu ve neşeli, sakınmasız bir gülümseyişle terapiste bakarak, “-Hey, selam!” diye seslendi. Tüm kişiliği bir anda değişmiş, canlı, dışadönük bir nitelik kazanmıştı. Kendisine “Eve Black” adını vermekte (gerçek soyadı ‘beyaz’ anlamına gelen bir sözcükken, ikinci kişiliğinde soyadı olarak ‘siyah’ anlamına gelen sözcüğü kullanıyordu), Eve White’in sorunlarını anlatırken, öteki ben’inden hep “o” diye söz etmekteydi. Sonunda Eve White ve Eve Black’in bir karışımı olan üçüncü kişilik de ortaya çıktı; daha sonra kişiliklerinin sayısı yirmiyi bulacak kadar çoğaldı ve gruplar halinde su yüzüne çıkmaya başladı.
Eve’in kişilikleri birbirlerinden haberdardılar; ama bu, ender rastlanılan bir durumdur. Sözgelimi, ikinci örnek vaka Jonah, 27 yaşında bir zenciydi ve onun da baş ağrıları, bayılmaları ve bellek yitimleri vardı. Jonah da kendi halinde, çekingen, nazik, sıradan birisiydi. Tedavinin başlangıç evresinde, öteki üç kişiliğinden bütünüyle habersizdi: Bunlardan biri olan ‘Sammy’, Jonah sıkıntıdayken ya da yasal sorunları varken ortaya çıkıyordu. ‘Kral Young’, ilk olarak Jonah altı yaşındayken cinsel kimliğini kazanmasına yardımcı olmak için belirmiş ve o günden sonra Jonah’ın cinsel ilgilerini yönlendirmişti. Üçüncü kişilik Yusuf Abdullah, saldırganlara karşı acımasızca dövüşüyordu.
Çoğul Kişilik Nedenleri:
Doktorlarca incelenebilmiş pek az vakaya bakılırsa, çoğul kişilik, hastanın, “izin verilen” ve “izin verilmeyen” davranışlar olarak gördükleri arasındaki derin bir çatışmayı çözmek için yarattığı uç bir girişimdir. Sözgelimi nazik, sessiz yapılı Jonah’ın saldırganlarla dövüşmesi çok zordu. Bunu yapabilmesi için tek çözüm, bir başka ben’i, yani Yusuf Abdullah’ı yaratmaktı.
Çoğul Kişilik Tedavisi:
Çoğul kişilik vakaları sayısının çok az olması nedeniyle bugüne kadar kesin bir tedavi yöntemi ortaya konulamamıştır. Yine de, kişilikleri birleştirmenin belki de en iyi yolu, hastayı, bütün bu kişiliklerinin kabul edilebilir yönleri olduğu için, farklı kişilikler halinde bölünmenin gereksiz olduğuna inandırmaktır.
Çoğul kişiliğin şizofreniyle bir ilgisi var mıdır?
Hayır. Bu kavramlar sık sık karıştırılır. Şizofreni sözcüğü, eski Yunanca’da ki skhizein (bölmek) ile phren (akıl) sözcüklerinden türemiştir. Ancak şizofrenideki “bölünme”, kişiliğin değil, zihin sürecinin yarılmasını belirtir.
Bir kişideki farklı kişilikler birbirlerinin farkında mıdır?
Kimi zaman evet, ama genellikle birbirlerini “bilmezler”. Bazen ‘A’ kişiliğinin, ‘B’ kişiliğinin tam olarak farkında olmasına karşılık, ‘B’nin ‘A’dan haberi yoktur. Kimi zaman da bütün kişilikler birbirlerini bilirler.
Kocamın günü gününe hiç uymuyor; bazen sanki başka birisi gibi. Acaba çoğul kişilikli mi?
Herhalde değil. Hepimizin kişilikleri farklı özelliklerden oluşur; ama bunu biliriz, hatta bazı yönlerimizin pek de hoş olmadığını kabul ederiz.
İçki, uyuşturucu ya da uyarıcılar başka bir kişiliğin ortaya çıkmasına yol açarlar mı?
Hem evet, hem de hayır. Ayıkken, sarhoş olup kendimizi bırakırsak daha saldırgan, daha coşkulu ya da daha mantıksız olabileceğimizi biliriz ve bu maddelerin etkisi altındayken kişiliğimizin bu yanları ortaya çıkabilir. Ama bu yeni bir kişilik değil, eskisinin bir parça denetimden çıkmış halidir.
Bazı insanların, daha önce de yaşamış olduklarına inanmaları, çoğul kişilikle açıklanabilir mi?
İlginç bir fikir; ama daha önce yaşadığına inananlar önceki yaşamlarındaki kişiliğe bürünmeye çalışmadıkları ve geçmişte öyle olduğunu ileri sürdükleri kişilikleri ile şimdiki kişilikleri arasındaki farkın tümüyle bilincinde olduklarından, böyle bir olasılık yoktur.